adscode
adscode

AYM Başkanı Arslan: Anayasa Mahkemesi ideoloji eksenli yaklaşımdan hak eksenli bir yaklaşıma geçti

Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan geçmiş yıllarda Türk Anayasa Mahkemesi nin hak eksenli bir yaklaşımı benimsemediğini savunan makale yazdığını söyledi. Arslan Bireysel başvuruyla birlikte

AYM Başkanı Arslan: Anayasa Mahkemesi ideoloji eksenli yaklaşımdan hak eksenli bir yaklaşıma geçti

 

AYM Başkanı Zühtü Arslan, AYM Anayasa Yargısı Araştırmaları Merkezi ile İstanbul Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi işbirliğinde düzenlenen "Anayasa Mahkemesi Kararlarında Yorum Sempozyumu’nun açılışına katıldı. Açılışta konuşan Arslan, Anayasa yargısında yorumun, dünyanın her yerinde hayati derecede önemli bir konu olduğuna dikkat çekti. Anayasa yargısının doğum tarihi olarak kabul edilen 1803’teki Amerikan Yüksek Mahkemesinin meşhur Marbury/Madison kararına değindi. " Bu kararın üzerinden bir asır geçtikten sonra söylenen “Hepimiz Anayasaya bağlıyız, lakin Anayasa yargıçlar ne diyorsa odur” şeklindeki söz de anayasal yorumun önemini ve gücünü vurgulamaktadır. Diğer alanlarda olduğu gibi anayasa yargısında da yorum boşlukta oluşmaz. Yorumu etkileyen ve belirleyen birçok unsur vardır. Anayasa yargıçları kanunun ve en temel kanun olan anayasanın ne anlama geldiğini belirlerken iç ve dış dünyalarında oluşan bir vasatta bunu yaparlar. Başka bir ifadeyle yargıçlar bir anlamda formatlanmış yorumcular olarak hukuka anlam verirler.” İfadelerini kullandı.


“ANAYASAL YORUM 3 DAİREDE GERÇEKLEŞİR”

Yüksek Mahkeme Başkanı Arslan, anayasal yorumun iç içe geçmiş 3 daire içinde gerçekleştiğini belirtti. Arslan, “Merkezdeki ilk dairede yorumcu olarak yargıcın kişisel duygu ve düşünce dünyası vardır. Yargıcın yetişme tarzı, ideolojisi, sahip olduğu değerler manzumesi, tercihleri, sevgisi ve öfkesi yorumda etkili olabilmektedir. İkinci daire yorumcu topluluğuna hakim olan paradigmadır. Paradigma “belli bir topluluğun üyelerinin paylaştığı inançlar, değerler ve yöntemler gibi hususların oluşturduğu bir takımyıldızı” olarak tanımlanmaktadır. Hukuksal paradigma bir yorum topluluğu olan anayasa mahkemelerinin yorumunu etkilemekte, anayasal kuralların anlamlandırılmasında belirleyici olabilmektedir. Yorumu etkileyen üçüncü ve en geniş daire ise makro düzeyde içinde bulunduğumuz toplumsal ve siyasal durumdur.” Diye konuştu.

 

“ANAYASA YARGISINDA BİR PARADİGMA DEĞİŞİMİ YAŞANIYOR”

Arslan, yıllar önce konuya ilişkin bir makale kaleme aldığını, o makalede de Anayasa Mahkemesi’nin temel hak ve özgürlüklerin korunmasını öncelemeyen, onları yeri geldiğinde ideolojiye kurban eden bir paradigma içinde hareket ettiğini açıklamaya çalıştığını söyledi. AYM Başkanı Arslan, “Bilhassa bireysel başvurunun uygulanmasıyla birlikte, anayasa yargısında bir paradigma değişimi yaşandığını, bu değişimin de hak eksenli paradigmanın benimsenmesi şeklinde gerçekleştiğini biliyoruz. Yorumlanan metinlerin, anayasaların değişmesi ve yorumun zeminini oluşturan yeni anayasal kurumların oluşturulması yorum paradigmalarının değişiminde belirleyici olabilmektedir. 2010 anayasa değişikliğiyle kabul edilen bireysel başvuru hak eksenli hukuksal paradigmanın benimsenmesinde kuşkusuz etkili olmuştur. Hak eksenli paradigma temel hak ve özgürlüklerin korunmasına diğer toplumsal ve siyasal faydalar karşısında öncelik tanıyan, hak ve özgürlüğü esas, sınırlamayı istisna olarak kabul eden, son tahlilde özgürlükler lehine yorumu gerektiren bir yaklaşımı ifade etmektedir. Anayasa Mahkemesi birçok kararında anayasa yargısına hakim olması gereken yaklaşımın hak eksenli paradigma olduğunu belirtmiştir. Mahkemeye göre anayasal hükümler “hak eksenli yorumlandıkları takdirde işlevlerini tam olarak yerine getirebilir.” Bu sebeple kamu gücü kullananların “anayasal hükümleri özgürlükler lehine yorumlamaları” mümkün ve gereklidir. Anayasa Mahkemesi, hukuk devletinin “Anayasa'nın tüm maddelerinin yorumlanması ve uygulanmasında göz önünde bulundurulması zorunlu olan bir ilke” olduğunu belirtmiştir.” dedi.

“ANAYASA KAĞIT ÜZERİNDE KALAN BİR METİN DEĞİL”

AYM Başkanı Zühtü Arslan, bireysel başvuru kısmına ise ayrı bir parantez açtı. Arslan, “Anayasa Mahkemesine göre “ Anayasa Mahkemesi yakın tarihli bir kararında askerî yükseköğretim kurumlarından devredilen profesörler için daha düşük ek gösterge rakamı uygulanmasını mülkiyet temelinde ayrımcılık yasağının ihlali olarak görmüştür. Mahkeme, bir yandan derece mahkemelerinin kanunların anlam ve kapsamını belirlerken bunu Anayasa’yı dikkate alarak yapmaları gerektiğini, diğer yandan da Anayasa’nın yaşayan bir belge olduğunu vurgulamıştır. Anayasa kağıt üzerinde kalan bir metin değil yaşayan, hukuk sistemini yönlendiren, her türlü kamusal tasarrufta gözetilmesi gereken hukuki bir belgedir. Hiç kuşkusuz “yaşayan belge” olarak Anayasa’ya nihai anlamını veren, anayasal hükümleri yorumlayarak somut durumlara uygulayan, deyim yerindeyse onları ete kemiğe büründüren Anayasa Mahkemesidir. Bireysel başvuruda Mahkemenin objektif işlevi Anayasa’nın temel hak ve özgürlükleri düzenleyen hükümlerini yorumlamak ve bunların uygulanmasını gözetmektir.” İfadelerine yer verdi. Anayasa Mahkemesi’nin hak eksenli paradigma içerisinde kalarak yasal ve anayasal yoruma etmesinin, temel hak ve özgürlüklerin korunması kapsamında önemli olduğunu vurguladı. Arslan, “Türk Anayasa Mahkemesinin insan hakları yargısında bilhassa son on yılda edindiği tecrübenin, kurduğu sistemin ve benimsediği paradigmanın yardımıyla temel hak ve özgürlüklerin güvencesi olmaya devam edeceğine inanıyorum.” diye konuştu.

İlk Yorumu Siz Yapın

Gönder

Bakmadan Geçmeyin