adscode
adscode

Prof. Dr. Necip Göksel Kalaycı cinayetini tırnak çizgisi detayı çözdü

Türkiye 2005 yılında tıp camiasında çok önemli bir isim olan Prof. Dr. Necip Göksel Kalaycı yı kaybetti. Ülkemizde ilk akciğer nakli ameliyatını gerçekleştiren Kalaycı kurşun yağmuruna tutularak

Prof. Dr. Necip Göksel Kalaycı cinayetini  tırnak çizgisi  detayı çözdü

Türkiye 2005’te yeni para birimiyle tanıştı. Yeni Türk Lirası 1 Ocak itibariyle hayatımıza girmişti. İnsanlar yeni para birimine alışma süreci yaşıyordu. Ocak ayında yeni para birimi ve siyasette yaşanan olaylar konuşulurken, 10 Şubat günü dünya medyasına bir haber düştü.

Ünlü oyun yazarı Pulitzer ödüllü Amerikalı Arthur Miller hayatını kaybetmişti. Haber gündeme damgasını vurmuştu. Amerikan tiyatrosunun en önemli yazarlarından biri olan Arthur Miller’in ölümü konuşulurken, bir gün sonra İstanbul’da Türkiye’yi sarsan bir cinayet işlenecekti.


SABAH GELEN İHBAR
Tarihler 11 Şubat’ı gösteriyordu. Sabah 09.00 sıralarında polise gelen bir ihbarda, Çapa’da İstanbul Tıp Fakültesi Hastanesi’nin içindeki asma katlı otoparkın giriş katında silahlı saldırı olduğu bildirildi. Önemli bir ihbardı ve bir kişinin silahlı saldırıya uğradığı söylenmişti. Silahlı saldırılarda hemen Cinayet Büro Amirliği'nden bir ekip görevlendiriliyordu. O gün, o bölgede Mustafa Bayram’ın ekibi nöbetçiydi.


PROFESÖR KURŞUN YAĞMURUNA TUTULDU
Mustafa Bayram’ın olay yerine gidilmesi istendi. Ekip şefi olan Bayram, hızla olay yerine gitti. Bayram, bir kişinin aracı içinde öldürüldüğünü gördü. Her zaman olduğu gibi harekete geçen Bayram “Öldürülen kişinin Prof. Dr. Necip Göksel Kalaycı olduğunu tespit ettik. Olay yeri bölgesine baktığımızda Kalaycı, arabasını park etmiş ancak inmeden kurşun yağmuruna tutulmuştu. Birçok boş kovan vardı çevrede” dedi.

BİR PROFESÖRÜ KİM NEDEN ÖLDÜRSÜN?
Öldürülen kişi İstanbul Tıp Fakültesi Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Necip Göksel Kalaycı’ydı. Aylarca konuşulacak bir cinayet dosyası gündeme damgasını vuruyordu. Bir profesörü kim neden öldürsün? Bayram ve ekibinin aklına ilk bu soru gelmişti. Yaşananlarla ilgili, “Çok kurşun sıkılmıştı. Bu da katilin çok öfkeli olduğunu gösteriyordu. Profesöre bu kadar öfkeyle kim ateş edebilir ki? Tabi olay yerinde düşen tüm boş kovanlar bizim olay yeri inceleme ekipleri tarafından alındı. Biz de, görgü tanıklarını bulmaya çalıştık” ifadelerini kullandı.


ROBOT RESİM ÇİZİLDİ
Polis, görgü tanıklarının ifadelerine göre saldırganın robot resmini çizdirdi. Kalaycı’nın katil zanlısının 1,70-1,75 cm boyunda, kirli sakallı, bıyıklı, düz saçlı, alnı açık ve şişman olduğu, ayrıca mont giydiği söylendi. Hastanede araştırmalar yaptığını belirten Bayram “Bazı görgü tanıkları olaydan sonra otoparktan bir kişinin kaçtığını söyledi. Biz ona göre robot resim çizdirdik. Ancak bunun yanı sıra hastanede Kalaycı’yı tanıyan ve onunla çalışan herkesle görüştüm” dedi.

İLK İZLER ÖLEN BİR HASTAYLA İLGİLİYDİ
Bir düşmanı var mıydı? Tehdit aldı mı? Tartıştığı kimse var mı? Tüm bu sorulara cevap bulmak için çalışma yaptığını anlatan Bayram “Hastaneden şu bilgiye ulaştık. Kalaycı’nın bir hastası bir gün önce ölmüştü. Akciğer kanseri tedavisi görmüştü. İlk izimiz ulaştığımız bir söz oldu” şeklinde konuştu.


“BENİ KURTARMAZSAN ÖLÜRSÜN”
Bir gün önce ölen hastanın profilini ortaya çıkartan Bayram, hasta ile Kalaycı arasında çok ilginç ayrıntılara ulaştıklarını söyledi. Bayram “Ölen hasta 3 ay önce tedavi için Kalaycı’ya gelmiş. Kalaycı’ya muayene olurken, hasta, Kalaycı’ya ‘Bak beni kurtarmazsan, ha bu çocuklar seni sağ bırakmaz’ demiş. Orada birkaç genç varmış onları göstermiş. O gün ameliyat olmuş. Daha sonra hastaneden taburcu edilmiş. Bu sözler bizim iz sürmemizi sağladı” dedi.

“3 AY SONRA GELMİŞ ÖLMÜŞ”
Hastanın daha sonra yine fenalaştığını ve bunun için önce Almanya’ya götürüldüğünü anlatan Bayram şöyle devam etti: “Hasta Almanya’da da şifa bulamayınca tekrar Çapa’ya getirilmiş ve Kalaycı onu ameliyat etmiş ama bu kez ölmüş. Biz bu sözü elde edince hastanın tüm akrabalarını ve hastaneye gelip gidenleri mercek altına aldık.”

“FOTOĞRAFTAN TEŞHİS EDİLDİ”
Ölen hastanın yakınlarının tek tek isimlerini çıkarttığını belirten Bayram “O ameliyat olup ölen kişinin cenazesine kimlerin geldiğine de baktık. İsimlerini çıkardığımız kişiler arasında ortadan kaybolan tek kişi vardı. Ve biz o kişinin fotoğrafını bulup görgü tanığına gösterdik. Görgü tanığı fotoğraftan şüphelinin bu olduğunu söyledi. Biz bu şüphelimizin peşine düşmeye başladık” ifadelerini kullandı.

KILIK DEĞİŞTİRMİŞ
Ortalarda görünmeyen bu kişinin bir otelde kaldığını tespit ettiklerini anlatan Bayram “Oteli tespit ettik. Bunu takibe alınca karşımızda bambaşka bir tip gördük. Olay günü bıyıklı ve saçı olan kişi, şimdi bıyıksız ve saçı kesilmişti. Yani şüphelimiz olay sonrası tanınmamak için bıyıklarını ve saçlarını keserek farklı bir tipe bürünmüştü” dedi.


“GÖZALTINA ALDIK”
Ellerinde tek delil görgü tanığının teşhisi olduğunu söyleyen Bayram, bunun da aslında yeterli olmayabileceğini belirtti. Bayram “Elimizde tek delil şüpheliyi teşhis eden birileriydi. Ama teşhis olaylarında yanılma olabilir. Bunun için de her zaman bir olayda maddi delil bulmak çok önemlidir. Elimizde sadece teşhis varken bu kişinin yurt dışına kaçacağını öğrenince gözaltına aldık” bilgisini verdi.

“MONTUNDAN BARUT İZİ ÇIKTI”
Gözaltına alınan şüphelinin üzerindeki mont dikkatlerini çekmişti. Bu mont olay günü giydiği düşünülen monttu. Olayın üzerinden birkaç gün geçmişti ve montunu yıkamış olabilirdi. Ama yine de şanslarını denemek için montuna el konuldu. Bayram, yaşanan son durumu da “Eğer bu kişi silahı kullanmış ise barut izi montunun kollarına sıçramıştır. Montu incelemeye gönderdik. Gelen kriminal sonuçta montun kollarında barut izi çıktı. Ancak şüpheli suçlamaları kabul etmiyordu” şeklinde anlattı.

“BANA BİRKAÇ AYA ÇIKARIM DEDİ”
Olayda kullanılan silah ortalarda yoktu. En önemli delili silah olacaktı. Şüphelinin hem resmi ifadesini hem de sorgusunu kendisinin yaptığını anlatan Bayram, şöyle devam etti: “Bunu karşıma aldım. Bak dedim teşhis var olayı sen yapmışsın. Bize silahı ne yaptığını söyle dedim. Bana şunu söyledi ‘Ben birkaç ay sonra cezaevinden çıkarım. Seni ziyarete gelip çayını da içerim’ dedi. Bize silahın yerini söylemedi. Ve suçlamaları yine kabul etmedi.”


“İŞYERİNDE KURŞUN BULDUK”
Şüpheli için canlı teşhis de yaptırdıklarını belirten Bayram “Ama yine de bizim için maddi delil gerekliydi. Biz bunun Aksaray’da işyerine gittik arama yaptık. Silahı arıyorduk. İşyerinin çekmecesinde kurşun bulduk. 30’a yakın kurşundu. İncelemek için el koyduk” dedi.

“KURŞUNDAKİ TIRNAK ÇİZGİSİ”
Dolu kurşunlar incelendiğinde bir kurşunda dikkat çeken bir çizgi soruşturmanın seyrini tamamen değiştirecekti. Bu arada şüpheli gözaltı süresi dolduğu için götürüldüğü adliyeye tutuklanarak cezaevine gönderilmişti. Kurşunun bir tanesinde ‘tırnak çizgisi’ diye tabir edilen çizgiye rastlanıldı. Bayram “ Kurşundaki tırnak çizgisi şu demektir. Her silahın tırnak yuvasından çıkan dolu ya da boş kovanda, silah içinde kurulan bir mekanizma aracılığıyla "tırnak çizgisi" bırakılır. Her silahın tırnak çizgisi de farklı olur. Yani bu çizik izi o silahın imzasıdır. İşte bu elde ettiğimiz kurşunu, olay yerinde bulunan boş kovanlarla karşılaştırmak için kriminal şubeye gönderdik.” şeklinde konuştu.

‘TIRNAK ÇİZGİSİ’ UYUŞTU
Bir soruşturmada ilk kez bu yapılıyordu. Kriminal Şube Müdürlüğü’nde incelenen o kurşunla olay yerinde incelenen boş kovanların tırnak çizikleri aynıydı. Bayram, şöyle devam etti: “Rapor geldiğinde, taşlar yerine oturdu. İşyerinde bulduğumuz o tırnak çiziği olan kurşun da, olayda kullanılan silahtan çıkmıştı. Yani olay yerinde bulunan boş kovanların tırnak çizikleri de aynıydı. Bu artık katili gösteriyordu.”

TÜRKİYE’DE İLK KEZ
Türkiye'yi sarsan Prof. Dr. Kalaycı cinayetini kısa sürede çözen Asayiş Şube Cinayet Büro Amirliği, bir cinayette ilk kez ‘tırnak çizgisi’ni delil olarak ortaya çıkardı. Müebbet hapis cezası alan şüpheli 10 yıl sonra cezaevinde hayatını kaybetti.

Emekli polis memuru Mustafa Bayram
Emekli polis memuru Mustafa Bayram
ÜLKEMİZDE İLK AKCİĞER NAKLİNİ GERÇEKLEŞTİRDİ
Prof. Dr. Kalaycı, 15 Mayıs 1939’da İstanbul’da doğdu. 1957’de Kabataş Erkek Lisesi’ni, 1963’te İstanbul Tıp Fakültesi’ni bitirdi. 1963-1964 arasında Denizli Çardak’ta hükümet tabipliği yaptı. 1967’de İstanbul Tıp Fakültesi 2’inci Cerrahi Kliniği’nde asistan olarak göreve başladı. 1972’de genel cerrahi uzmanı oldu. 1980 yılında Göğüs ve Kalp Damar Cerrahisi Anabilim Dalı’ndan ikinci uzmanlığını aldı ve aynı yıl doçent oldu. 1989’da da profesör, Amerikalı tanınmış kalp cerrahı Prof. Dr. Michael De Bakey’in yanında ihtisas yaptı. 1998-2000 yılları arasında Genel Cerrahi Anabilim Dalı Başkanlığı yaptı. Türkiye’de ilk akciğer nakli ameliyatını gerçekleştiren Prof. Kalaycı, 2001’da kurulan Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı’nın başkanı oldu. Evli ve bir çocuk babası olan Prof. Dr. Kalaycı, İngilizce ve Fransızca biliyordu.

İlk Yorumu Siz Yapın

Gönder

Bakmadan Geçmeyin