adscode
adscode

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank Habertürk te soruları yanıtlıyor

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank Habertürk te Kübra Par ve Mehmet Akif Ersoy un Ankara da Saha Expo da sorularını yanıtlıyor

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank Habertürk te soruları yanıtlıyor

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Habertürk'te Kübra Par ve Mehmet Akif Ersoy'un Ankara'da Saha Expo'da sorularını yanıtlıyorBiz aslında Türkiye'nin milli projelerinin, teknolojik projelerinin siyasetin malzemesi yapılmasını istemiyoruz. Bu manada Türkiye'nin Otomobili projesini, Türkiyeli otomotiv endüstrisini çağ atlatacak proje olarak görüyoruz. Biz bu tavır içinde iken, CHP lideri ve İYİ Parti liderini davet etmemiz gerektiğini düşündük. Sadece onları değil CHP ve İYİ Partili milletvekellerini de davet ettik. Gelsinler bu gururu beraber yaşasınlar. Cumhuriyetimizin 99. yılını kutladığımız bugün de şahitlik etsinler istedik. Gerçekten gösterdikleri hoş bir tavır değil. Daha önce şirkete sorduk, 'davet etmek ister misiniz' diye. Onlar da 'sayın bakanım sizin davet etmeniz daha şık olur' dediler. Kendilerine davetiyeyi gönderdik. Bu işin siyasi tarafı yok ama kendileri bu işi siyasi görüyor olabilirler. Daha önce Kılıçdaroğlu'nun sözleri var, 'Bir araç tanıttılar, nerede üretiyorsunuz, fabrikası nerede' dendi. Şirket bütün adımlarını attı. Araç tanıtıldı, fabrikanın temelleri atıldı. Seri üretimin yapılacağı kampüsün inşaatı tamamlandı.


Deneme üretimleri başladı. Cumartesi günü banttan inmiş araçları sayın Cumhurbaşkanımız tanıtmı olacak. Seri üretimden çıkmış aracın hemen satılması anlamına gelmiyor. Siz Avrupa pazarında bu aracı satmak istiyorsanız tip onayı almanız gerekiyor. Seri üretim bandından çıkmış araçlar tip onayı testlerine gidecekler. Doğrulanması gerçekleştiğinde bu araçlar satışa çıkmış olacak. Hedef süre ise 2023 yılının ilk çeyreğinde satışa çıkması. İlk çeyrekte 2023 yılı hedefleri yaklaşık 17-18 bin araç üretebilmek. Seri üretim araçlar burada deneme üretimlere başladı. Biz 29 Ekim'de fabrikanın bitişi ve seri üretimin başlangıcını yapmış olacağız. Vatandaşta oluşan heyecandan gerçekten çok memnunuz. Normalde mutlaka haftanın bir günü dışarı çıkmaya çalışıyorum, mutlaka markete gitmeye çalışıyorum. Özellikle kendi başıma, ailemle dışarı çıkmayı çok önemsiyorum. Bunlar sizin dinamizminizi kaybetmemenizi sağlayan işler. Sipariş almaya pastaneye gittim. Üzerimde TOGG'un montu vardı. Dedi ki tezgahtar arkadaş, "O üstünüzdeki bizim bildiğimiz TOGG mu?" dedi. 'Böyle bir projede çalışmak ne kadar gurur verici' dedi. 3 yıldır ismi bilinen bir marka TOGG. Gerçekten herkes tanıyor. Bu kadar heyecan verici projeye muhalefet liderlerinin gelmemesini vatandaşlarımızın takdirine bırakıyorum. Demek ki böyle bir milli projeyle ilgileri yok muhalefet liderlerinin. Muhalefetten milletvekilleri gelirlerse en iyi şekilde ağırlarız. Bu proje elbette özel sektör yatırımı ama biz hükümet olarak projenin hayata geçmesi için çok büyük destek ve imkanlar tanıdık, tıpkı diğer projelerde olduğu gibi. Bu saatten sonra şirket yönetimi niye davet etsin? Davet etse gelirler mi? Bu tartışmalar işi gölgeleyen tartışmalar. 'Gidip ayakta alkışlardık' diyorlar ya, aslında içlerinde gerçekten ayakta alkışlıyorlar.

Dünyada elektrikli otomobillerin başaranların sayısı çok az. Kısa sürede bu işin buraya gelmiş olması başlı başına bir başarı. TOGG'un kampüsünü inşa eden firma BMW'nin Macaristan'daki fabrikasının müteahhitliğini kazandı. Bir ekosistemden bahsediyoruz. Türkiye'nin Otomobili projesi Türkiye'deki endüstriyi değiştirecek işaret fişeği. Bu bir özel sektör yatırımı. Sonuçta firma araç üretiyor ama aslında marka oluşturuyor. Dolayısıyla marka ve şirketin sürdürülebilir olması gerekiyor. Bu manada tabii ki şirket satışıyla ilgili kendi planlamalarını yapıyor. İlk günden beri şirketin söylediği, bizim de onların ağzından dile getirdiğimiz bir husus var, şirket şunu söylüyor biz C segmentle Türkiye'deki pazardan pay almaya çalışacağız. Şu anda benzinli ya da dizel araçlar hangi fiyattan satılıyorsa biz de piyasaya girmek için hazırlıklarımızı yapıyoruz. Mart'ta satışlar başlayacak. Bugünden fiyatı söylemek ne kadar mâkul, takdirinize bırakıyorum. İlk günden beri C segment araçlarla rekabet edecek. Vatandaşlarımız buna göre fiyatı kafalarında oluşturabilirler. Elektrikli araçların idame ettirilmesi çok daha kolay. Benzinli ya da dizel araçlardaki parçalardan çok daha az parçaya sahibiz. Çok daha az servise götürerek bu araçları idame ettirebilirsiniz. Yakıt masraflarına baktığınızda, eğer akşam eve gittiğinizde standart pile takarak şarj ediyorsanız 10'da 2'ye kadar düşebiliyor. Servise daha az gidecek. Bu manada TOGG burada servisle ilgili anlaşmalarını kendisi şu anda yapabiliyor. Şarj istasyonlarıyla ilgili özellikle yüksek hızlı şarjlarla ilgili destek programı başlattık.

Karayollarını odak alacak şekilde en az 1500 şarj istasyonu ile ilgili destek ve teşvik verdik. Özellikle karayollarında şarjlarla ilgili sıkıntı yaşamayacağız. EPDK gerekli çalışmaları, lisanslama çalışmalarını yaptı. Bu aracı satın aldıktan sonraki avantajlar vatandaşlarımızın işine yarayacak. Elektrikli araçların ÖTV'sini yüzde 10'lara kadar düşürdük. Çevre hassasiyetlerini dikkate aldığınızda dünya pazarlarındaki elektrikli araçların piyasasını dikkate aldığınızda ÖTV'deki gerekli değişiklikleri son dönemde gerçekleştirdik. Hem daha teknolojik, gerçekten kabiliyetli araçları, biz bunlara teknolojik ürünler diyoruz. TOGG ilk lansmana çıktığında 'Bir otomobilden daha fazlası' diyerek yola çıktı. Elektrikli otomobiller sizi bir yerden bir yerlere götüren vasıtalar olmaktan çıktı. Hayatınızı kolaylaştıracak uygulamalar ve işbirlikleriyle yaptığınız, araca kattığınız katma değerler bu aracı farklılaştırabiliyor. Bir şirketle anlaşıp, tamamen afaki örnek veriyorum, otomobilimizin kameranızı kullanıp online toplantıya katılabileceksiniz. Artık katma değer bu aracın üstüne entegre ettiğiniz projelerde var. İlk defa Türkiye fikri mülkiyet hakları kendisine ait bir otomobil yapıyor. TOGG'u çıkardığınızda üç tane gencin geliştirdiği teknolojiyi bu araca entegre edebilirsiniz.

TOGG'un kameralarını üreten şirket üç arkadaşın ODTÜ Teknokent'te kurduğu şirket. Bu arkadaşların geliştirdiği kameralar kullanılacak. İşte fikri mülkiyet bunun için önemli. Tabii ki kamu bankaları başta olmak üzere bankalarla şirket görüşmeler yapabilir, biz de yapabiliriz. Dünyada yeşil finansman diye bir husus var. Çevreye odaklı projelere yurt dışından kolay finansman bulabiliyorsunuz. Bankalarımız yurt dışından finansmanları getirip yurt içinde kolay şekilde kullandırabilirler. Bankaların yapacağı çalışmalar olabilir. Saha Expo'da özellikle özel sektörün dinamizmiyle beraber Türk şirketleri kendi ürünlerini sergiliyorlar. Yabancı muhataplarıyla farklı iş görüşmeleri, bağlantıları yaparak savunma sanayindeki kabiliyetlerimizi yurt dışına tanıtmaya çalışıyorlar. 900'ün üzerindeki firma şu anda burada bulunuyor. Bu manada dünyadaki savunma sanayi fuarların en büyüklerinden olma yolunda hızla ilerliyor. Bu fuarda çok farklı alanlarda ürünler mevcut. Yüksek teknoloji ürünlerden, savunma sanayine kadar farklı kategoride ürünler var. Bundan önceki fuarlarda gerçekten bizim sergileyebileceğimiz ürün sayısı bile kısıtlıydı. 2004 yılında Savunma Sanayi İcra Komitesi'nde sayın Cumhurbaşkanımız o zaman Başbakan iken 'Biz ihtiyacımız olan ürünleri kendimiz üretemiyorsak yurt dışından almayacağız, buna göre planlamalarınızı yapın' dedi. O tarihten beri savunma sanayi bu ülkenin gözbebeği endüstri olarak devam ediyor.

Buradaki firmaların çoğunu tanıdığımı, uğradığımı biliyorum. Çoğu 5 yıllık, 10 yıllık. Dünyanın en iyi ürünlerini üretiyorlar. Arkadaki firma insansız helikopter üretiyor. Bir başka firma dünyanın en küçük antenlerini üreten firmamız, kritik ürünler geliştirebiliyor. Türkiye'ye gelen her heyet 'Acbaa biz de sizden İHA alabilir miyiz' diye soruyor. Dünya medyasını tanıyın, mutlaka İHA'lar, füzelerle ilgili habere mutlaka rastlarsınız. Biz bu kabiliyetleri daha da geliştirmek için büyük garet sarfediyoruz. Milli muharip uçak gerçekten o da beşinci nesil savaş uçaklarında iddiamızı ortaya koyan proje. Milli muharip uçak Türkiye'deki bütün şirketlerin kabiliyetlerini getirip sergiledikleri proje. Biz TÜBİTAK olarak katkı sağlıyoruz. Dünya artık otonom, insansız sistemlerine göre gidiyor. Bizim insansız hava araçlarında yakaladığımız kabiliyetin yeni fırsat olduğunu düşürüyoruz. İnsansız hava uçağını şu anda Baykar sürdürüyor. Beşinci nesil savaş uçaklarının adeta bütün kabiliyetlerini kontrol altına alabilecek, onların imkanlarının önüne set çekebilecek proje. Baykar çok ciddi şekilde çalışmalara devam ediyor. İnsansız sistemler geleceğin dünyasını şekillendirecek. Harp meydanlarını şekillendirecek.

İnsansız hava aracınız var ama içerisinde binlerce yazılı kod, yapay zeka sistemleri bizim sistemlerimizin başarısını getiriyor. İHA'yı ortaya çıkarabilmek, hele ki TCG gibi gemimizden indirip, kaldırabilmek müthiş kabiliyet. Savunma sanayindeki fırsat pencerelerine bakıp, oraya yatırım yapıp fark oluşturuyoruz. TOGG'da da aynısını yaptık. Burada daha çok platformlardan bahsediyoruz. Ürünün içerisindeki ekipmanlar da en az o ürün kadar önemli hale gelmeye başladı. Lazer yaklaşma sensörünü Tales firmasından alıyorduk. Bize bu ürünleri tedarik ediyordu, biz ne zaman seri üretim aşamasına geldi, bütün iletişimimiz kesildi. 'Bizim şu ürüne ihtiyacımız var' diyoruz, hiç cevap vermiyorlar. Resmi olarak 'satacağız' da denmiyor, 'satmayacağız' da denmiyor. Tales bunu bize vermeyince arkadaşlarımıza dedik ki, 'Bizim bunun yerlisini geliştirmemiz lazım'. Arkadaşlarımız 1 senede testlerini tamamladılar, şu anda bu ürünü füzelerimize takıp kullanabiliyoruz. Sadece lazer yaklaşma sensörünü alamadığımız için 1 sene bekleyen projemiz vardı. Onun için biz kendimiz ürettik. 20-25 bin paundluk ürün bu. Biz aşağı yukarı yarısı maliyetine geliştirdik. Tabii ki dost ve müttefik ülkelerle öncelikli paylaşmak esastır. Her talep edenle elbette paylaşmayız.

Milli Uzay Programı'nı sayın Cumhurbaşkanımız kamuoyuna ilan etti. Kendimize 10 hedef belirledik. Bunun bir tanesi de Ay'a erişebilmek. Bunun iki ayağı var. Birincisi insansız sistemi Ay'a gönderip, sert iniş dediğimiz adeta Ay'a çarptırmak istiyoruz. Artık derin uzay bütün ülkelerin yazıştığı alan. Dolayısıyla kendi geliştirdiğimiz sistemleri yönetebiliyor muyuz, kullanabiliyor muyuz diye kendimizi geliştirmemiz gerekiyor. Burada şu anda bir hibrit roket var. Uzaya erişmek için katı yakıtlı sistemler, sıvı yakıtlı sistemler kullanılıyor. Ama hibrit sistemlerde kendini yetiştirmiş Arif Hocamız önemli bilim insanlar. Bununla ilgili çalışmalar yapıyor. Sıvı ve katı yakıtlı sistemlere göre hibrit sistem çok daha güvenli. Allah'ın izniyle 2023 yılında ilk aracı göndermek için hazırlıklarımızı yapıyoruz. 2023'te Ay'a ilk sert inişi gerçekleştirmek istiyoruz. Ama tedarik zincirindeki sıkıntılardan ötürü biraz yavaş gidiyoruz. Biz hibrit roketlerde dünyaya şunu söyleyeceğiz; uzay alanında çalışma yapan ilk ülkeler, biz kendi hibrit sistemimizi geliştirdik, gelin siz de kendi ekipmanlarınızla, araçlarınızla bunu kullanabilirsiniz. Biz dünyada hibrit roketlerde fırsat penceresinde alternatif ülke olduğumuzu ortaya koyup ekonomik olarak katkı sağlayacağız.

Şu anda dünyada tam bağımsız olabilmenin yolu uzayda var olmaktan geçiyor. Kendi kendinize, siyasi kararlarınızı alarak uluslararası arenada hareket etmek istiyorsunuz, bu tercih değil zorunluluk. Ukrayna'nın bütün iletişim altyapısı tahrip edildiğinde Elon Musk'un uyduları koştu. Bu uyduları uzayda hareket ettirerek Ukrayna'nın üstüne getiriyor. Ne Ukrayna'nın milli egemenlik alanında bir şey yapma şansı var. Bugün küresel konumlama sistemlerine baktığımızda Amerika, Rusya, Çin'in kendi sistemi var. Size kısıtlama getirdiklerinde hiçbir şey yapma şansınız yok. Burada siz varolma mücadelenizi artık uzayda ve havada vermek mecburiyetindesiniz. Biz uzayda kabiliyetleri olan ülkeyiz. Şu anda uzay, uydu teknolojilerinde çok ciddi çalışmalar ülkeyiz. İmece gözlem uydumuz yüksek çözünürlükte hizmet sağlayacak bir uydu. 2023 yılında bunu uzaya gönermiş olacağız. Çözünürlüğü sadece uydunun kabiliyeti belirlemiyor, kaç kilometreye attığınız belirliyor. Bu uyduyu içerisindeki ekipmanların çoğunlukla yerli ve milli olacak şekilde bizim mühendislerimiz, teknisyenlerimiz geliştirdi. Bu anlamda İmece uydusu bir ilk olacak. Bunun içindeki optik kamerayı da kendimiz geliştirdik.


Bunun içerisinde kullanılan optik kameranın kilogram başına ihracat değeri 100 bin dolarlar civarıda. Pakistan'a sattık. Türkiye'nin kilogram başına ortalama ihracat değeri 2 dolar civarında. İşte uzay alanında çalışmak ekonomiden ciddi pay almak demek. Bu işlerde dalga geçmeye çalışanlar ne dünyayı, ne teknolojiyi ne de bu alandaki çalışmayı ve bu alanların ne kadar stratejik oluduğunu biliyorlar. Biz onlara takılmıyoruz, biz de onlarla dalga geçiyoruz. Türkiye Cumhuriyeti, ABD'nin kullanılmış gemilerini almak için Amerika'da kapılarda bekliyordu. Bugün kendi milli korvetlerimizi üretiyoruz, ihraç ediyoruz. Ukrayna'nın ilk korvet gemisini Türkiye'de ürettik. İçinde çalışmalar tamamlandıktan sonra teslim edeceğiz. Biz kendi milli gemilerini geliştiren, üreten ve bunların savunma sistemlerini de artık kendisi yapabilen ülkeyiz. Milli piyada tüfeği 2017 yılında Türkiye'de envantere girmiş bir askerin en önemli teçhizatıdır. Biz her zaman dünyanın en büyük ordularından birine sahip olmakla övündük. 2017 yılına kadar o ordunun kendi milli piyade tüfeği olmamış. Niye olmamış? Bir tüfeği üretmek zor iş mi? Bize ürettirmemişler. Böyle milli projelere her zaman takoz olan birileri çıkmış. Bürokrasinin içeisine yerleşmiş, savunma sanayi bürokrasisinin içine yerleşmiş, savunmayla ilgili güvenlik güçlerinin içerisine yerleşmiş, kökü dışarıda, yani Türkiye'nin kabiliyetlerinin gelişmesini önlemek üzere çalışan, ya da yurt dışından menfaat çalışanlar yüzünden kendi ürünlerimizi geliştirememişiz. Bu işlerde masaya yumruğunu vurarak 'Bu iş olacak' diye irade önemli. İşte sayın Cumhurbaşkanının iradesi olmasa, bize fırçalar atmasa, onu da söyleyeyim, koyduğu irade sayesinde bir yüksek teknolojiden bahsediyoruz.

Bir Türk vatadaşını uzaya göndereceğiz dediğimizde gerçekten çok ciddi heyecan oluştu. İnsanlar bu işe ilgi duydu. Bu manada bir web sitesi üzerinden başvuru aldık. 30 bin vatandaşımız kayıt yaptırdı. 800 vatandaşımız istediğimiz evraklarını tamamlayarak başvurularını gerçekleştirdi. Biz aday adaylarının eğitim durumlarını, sağlık bilgilerini, geçmişlerine değerlendirerek aşama aşama elemelere başladık. Şu anda çok ciddi testler var. Basınç testlerinde bayılanlar, psikoloji testlerinde büyük sıkıntılar yaşayanlar. Teknik mülakatlar yapılacak. Uzaya 5 kez çıkmış astronot Türkiye'ye gelerek aday adaylarının mülakatlarına katıldı. Şartlarımız belliydi; teknik bölümlerden mezun, ya da fen bilgileriyle ilgili alanlardan mezun, tıp mezunu, havacılık kabiliyetleri olan mühendisler, pilot olanlar başvurdu. Artık son aşamaya geldik diyebiliriz. Son aşamaya kalanların sayısını vermeyelim. 2 aday belirleyeceğiz. Bu adaylardan bir tanesi uluslararası uzay istasyonuna gidecek, diğer adayımız bütün eğitimleri alarak yedek olacak. ABD'de çok ciddi eğitimlerden geçecek. Bir kere bir siyasetçinin yakını başvuru yapmadı, onu söyleyeyim. Biz uluslararası uzay istasyonuna neden gidiyoruz. TÜBİTAK'ta çağrı yaptık. Türkiye'de uzayda test edilmesi gereken çalışması olan bilim insanlarına, malzeme, ekipmanı olan şirketlere, bilim insanlarına çağrı yaptık. 'Uzay istasyonuna göndereceğimiz vatandaşımız orada bu tespitleri yerine getirecek, orada bilimsel çalışmalar yapacak' dedik. Burada önemli misyondan bahsediyoruz.

 

İlk Yorumu Siz Yapın

Gönder

Bakmadan Geçmeyin